Ünlü Osmanlı Mimarı 'Mimarsinan'

Mimar Sinan veya Koca Mimar Sinan Ağa (d. 15 Nisan 1490, Kayseri - ö. 9 Nisan

1588, İstanbul), Osmanlı mimarı. Mimar Sinan, Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğmuştur. 17 nisan 1588 yılında da ölmüştür. 1511 de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a gelmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Mimar Sinan’ın naaşı antropolojik incelemeye alınmış fakat sonuç açıklanmamıştı. Mimar olarak Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine katıldı. 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferine

Yeniçeri olarak katıldı. 1522’de Rodos Seferine Atlı Sekban olarak katılıp, 1526 Mohaç Meydan Muharebesi’nden sonra, gösterdiği yararlıklar sebebiyle takdir edilerek Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına (Bölük Komutanı) terfi ettirildi. 1533 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın İran Seferi sırasında Van Gölü’nde karşı sahile gitmek için Mimar Sinan

iki haftada üç adet kadırga yapıp donatarak büyük itibar kazandı. İran Seferinden dönüşte, Yeniçeri Ocağında itibarı yüksek olan Hasekilik rütbesi verildi. Bu rütbeyle, 1537 Korfu, Pulya ve 1538 Moldavya seferlerine katıldı. 1538 yılında Hassa baş mimarı oldu. Mimar Sinan’ın, Mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar: Halep’te Husreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesidir. Halep’teki Hüsreviye Külliyesinde, tek kubbeli cami tarzı ile, bu kubbenin köşelerine birer kubbe ilave edilerek yan mekanlı cami tarzı birleştirilmiş ve böylece Osmanlı mimarlarının İznik ve Bursa’daki eserlerine uyulmuştur. Külliyede ayrıca, avlu, medrese, hamam, imaret ve misafirhane gibi kısımlar bulunmaktadır. Gebze’deki Çoban Mustafa Paşa Külliyesinde renkli taş kakmalar ve süslemeler görülür. Külliyede cami, türbe ve diğer unsurlar ahenkli bir tarzda yerleştirilmiştir. Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri olan Haseki Külliyesi, devrindeki bütün mimari unsurları taşımaktadır. Cami, medrese, sübyan mektebi, imaret, darüşşifa ve çeşmeden oluşan külliyede cami, diğer kısımlardan tamamen ayrıdır. Mimar Sinan’ın Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, onun sanatının gelişmesini gösteren basamaklardır. Bunların ilki İstanbul’daki Şehzade Camii ve Külliyesidir. Dört yarım kubbenin ortasında merkezi bir kubbe tarzında inşa edilen Şehzade Camii, daha sonra yapılan bütün camilere örnek teşkil etmiştir. İstanbul Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır. Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, seksen yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirne’deki Selimiye Camiidir (1575). Mimar Sinan, Mimarbaşı olduğu sürece birbirinden çok değişik konularla uğraştı. Zaman, zaman eskileri restore etti. Bu konudaki en büyük çabalarını Ayasofya için harcadı. 1573’te Ayasofya’nın kubbesini onararak çevresine, takviyeli duvarlar yaptı ve eserin bu günlere sağlam olarak gelmesini sağladı. Eski eserlerle abidelerin yakınına yapılan ve onların görünümlerini bozan yapıların yıkılması da onun görevleri arasındaydı. Bu sebeplerle Zeyrek Camii ve Rumeli Hisarı civarına yapılan bazı ev ve dükkanların yıkımını sağladı. İstanbul caddelerinin genişliği, evlerin yapımı ve lağımların bağlanmasıyla uğraştı. Sokakların darlığı sebebiyle ortaya çıkan yangın tehlikesine dikkat çekip bu hususta ferman yayınlattı. Günümüzde bile bir problem olan İstanbul’un kaldırımlarıyla bizzat ilgilenmesi çok ilgi çekicidir.
Mimar Sinan 84 Cami, 52 Mescit, 56 Medrese, 7 Darül-kurra, 20 Türbe, 17 İmaret, 3 Darüşşifa (hastane), 5 Su yolu, 8 Köprü, 20 Kervansaray, 36 Saray, 8 Mahzen ve 48 de Hamam olmak üzere 364 eser vermiştir. Büyükçekmece Köprüsü üzerinde kazılı olan mührü, onun aynı zamanda mütevazı kişiliğini de yansıtmaktadır. Mühür şöyledir: El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa. Yani "Değersiz ve muhtaç kul, Saray özel mimarlarının başkanı" demektir. Eserlerinin bir kısmı İstanbul’dadır. 1588 de İstanbul da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’nin yanında kendi yaptığı sade türbeye gömüldü. Mimar Sinan Türbesi, İstanbul Müftülüğü’nün sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, iki caddenin kesiştiği noktada Fetva Yokuşu sonunda solda, Süleymaniye Camii’nin Haliç duvarının önünde, beyaz taşlı sade bir türbedir.



mimarsinanvakfi.org

sitesinden alıntıdır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • İzin verilen HTML etiketleri: <a> <em> <strong> <cite> <code> <img> <b> <ul> <ol> <li> <dl> <dt> <dd>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünürler.

Biçimleme seçenekleri hakkında daha fazla bilgi

CAPTCHA
This question is for testing whether you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.
Image CAPTCHA
Enter the characters shown in the image.